• 13 ay süren 1 yıl ardından Türkiye turu

    Herkese esenlikler! Son yazımı yayınlayalı neredeyse 1 sene olmuş. Covid-19’un piyasaları kasıp kavurduğu o malum günlerde yazmış olduğum bu yazıdan sonra piyasada ne kadar çok şey değişti değil mi? Kim bilebildirdi ki bu yıl herkes 2-3 yıllık hedeflerine bir yılda ulaşabilsin?!

    Yazımın başlığı için pek düşünmedim, sabah kalktım ve yüklerinden yeni kurtulmuş -daha sonra değineceğim- biri olarak artık bir yazı yazmanın vakti dedim ve bu başlığı 3 saniye içinde buldum. 🙂 Evet 2020 benim için 13 ay sürdü, yarın (1 Şubat 2021) itibarı ile yeni yıla giriyorum! 🙂

    Ne yıldı ama! Covid düşüşüne neredeyse full malda yakalanmıştım, portföyüm yanılmıyorsam %40-50 civarı düşmüştü, herkes mevcut finansal sistemi sorgulamaya başlamış, hisse senetlerinin aslında “hayali varlıklar” olduğu, aslında değerlerinin “tuvalet kâğıdı” kadar olduğunu söyleyecek kadar ileri gidenler dahi vardı.

    Yaklaşık 12-13 yıldır borsada işlem yapan ben ve bazı arkadaşlarım 2020 yılında daha önce hiç şahit olmadığımız kadar çılgınlıklara şahit olduk, olmaya da devam ediyoruz.
    Oyuna yeni dahil olan yeni yatırımcılar ve yıl başındaki düşük faizler sayesinde inanılmaz bir iştahla alınan çöp hisseler, eskiden pazarlanmaya ihtiyaç duyulup patronları tarafından ederinin 10 katına satılan hisseler, bilinçsiz kitlelerin akını ile birlikte ederinin 5-10-20 katına işlem görmekte ve bu durum da patronların ağzını sulandırmakta. Öyle ki zamanında hisse başı 25 liradan aldığım bir hisse 150-200 liralarda patron satışlarına maruz kalmış, buna rağmen patrondan daha iyi bilen yeni yatırımcılar sayesinde şu an hisse 500 TL seviyelerinden işlem görmekte. 🙂

    Konusu açılmışken size eski zamanları biraz anlatmamda yarar var. Eskiden (aslında 1 yıl öncesine kadar) bazı şirket sahipleri, şirketlerini halka açtıktan hemen sonra bazı manipülatörlere haberler uçurur ve şirketindeki paylarını borsada daha yüksek fiyata satmak için anlaşmaya hazır olduğunu haber verirdi. Örneğin şirket sahibi hisse başı 5 liraya razı olursa, üstünü manipülatörlere teklif ederdi, manipülatörler de örneğin hisseyi 10 liraya kadar yükseltir aradaki 5 lirayı kendi ceplerine atarlardı. Ardından da şirket sahipleri bir bedelli sermaye artırımı açıklar ve hisseyi 10 liralardan almış yeni sahiplerine bir kazık daha atar, son vurgunu yapardı. İşte; artık böyle dalaverelere gerek dahi kalmadı, çünkü son 3-5 yılda borsa ile tanışmış yığınlar artık patronun razı olduğu fiyatların çok üstüne hisseyi yükseltecek kadar alım yapmakta hatta bedelli sermaye artırımını dahi davul zurna ile karşılamakta! Öyle ki hisse senedine sahip olduğu vurguncu ya da finansal yönetimi rezalet olan şirkete mail atıp bedelli sermaye artırımı talep eden manyaklar dahi türedi.

    Hâl böyleyken, eskiden “borsa”, “hisse senedi” dediğimde benden vebalıymışım gibi kaçan çevremdeki insanlar 2020 ikinci çeyreğinde bana hisse sormaya, üçüncü çeyreğinde benimle fiyat hareketlerini tartışmaya, son çeyrek ise hisse senedi önerisi vermeye başladı!

    Bu ortamın etkisi ile ortalama fiyat/kazanç oranları 10-12 olmuş, risksiz faizin ise 5-6 civarı, ya kârlar gelecek sene iki katına çıkmalı ya da kimselerin istemediği diğer alternatif.

    Esasında 1 yıldır blogda yazı yazmamamın sebebi de bu çılgınlık. Borsa, piyasalar, şirketler hakkında konuşmaya bayılan ben artık bu çılgınlık dolayısıyla ortamda bunlar konuşulduğu zaman çaktırmadan o ortamdan uzaklaşmaya çalışıyorum. Kısacası iğrendim!

    Hâl böyle olunca, geçtiğimiz Ocak ayının son haftası yaşanan trend dönüşü olduğunu düşündüğüm düşüşün de etkisiyle yaklaşık 1-2 aydır pozisyon azaltmayı düşündüğüm ama yine full malda olduğum borsadan Perşembe günü itibarı ile çıkmış bulunuyorum. Spekülatif bir pozisyonum hariç bir süre hiç bir hisse senedi taşımamaya karar verdim. %95 nakit oranım ve ben piyasaları biraz uzaktan izlemek için Türkiye turuna çıkıyoruz.

    İşte 13 ay süren hikaye de aslında bitişinin Ocak ayı sonuna gelmesinden kaynaklı. Benim için sırasıyla kayıp, çılgınlık, ciddi kazançlarla dolu bir yıl uzatmalı olarak geçen hafta bitmiş bulunmakta.

    Bu yılı TL bazında yaklaşık %600 civarında bir getiri ile kapamış bulunmaktayım, Bu, benim için oldukça tatmin edici bir getiri, faizlerin %17-18 seviyelerine gelmesiyle birlikte de ben ve nakit paralarım biraz bunun keyfini sürme kararı aldık, kısacası “benim kumarım biter”

    Covid-19 dolayısıyla eve hapsolmuş olmaktan sıkılan ben, piyasaların da bana vermiş olduğu izni kullanıp atalarımın geldiği Karadeniz’den başlayarak bir Türkiye turuna çıkıyorum.

    2020 yılı benim çok başarılı geçti, ileriki kazançlarım için çok ciddi bir kaldıraç olacak ama bu başarının kerametini asla yalnızca kendimde arayamam, özellikle hiç kimse 2020 yılındaki getirisini  kendi başarısı saymasın!

     

  • Corona günlerinde aşk

    Evet Corona günlerinde aşk! Hayır çıldırmadım. Geçtiğimiz haftadan bahsediyorum! Mantığınızla psikolojinizin fırtınalı aşkı! Yazıya başlarken arkada bu şarkıyı açmanızı tavsiye ederim. 🙂

    Sokaklarınıza bakın, mahallenizdeki Starbucks’a, her hafta kurulan pazarlara, İtalya’da balkonlarda şarkılar söyleyip enstrüman çalan insanlara. Gördükleriniz illüzyon mu? Hayır, gerçeklerin ta kendisi! İllüzyon olan nadiren baktığınız sokaklar değil hafta boyu önünüzde olan kıpkırmızı ekranlar!

    Piyasanın iyimserliği de kötümserliği de abartılı oluyor her zaman. Demek istediğimi bir Matriks ekranını açıp bu haftayı izleseniz muhtemelen dışarıda zombilerin dolaştığını, 2020 yılında Mars’ta koloni kurabilen insanoğlunun şu anda yaşanan şoku atlatamayacağını düşünürsünüz. Fakat gerçekler öyle değil.

    Piyasalar doyuma ulaştıklarında genelde bir günah keçisi bulurlar. Bu; ister bir salgın hastalık, ister iki tane kuleye vuran bir uçak, isterse de göstermelik savaşlar.

    Her şokta, her kötü haberde piyasalar; ekonomideki görünüm ve bilançolardaki gerçekleşebilecek kötüleşmeyi tahmin edemediklerinden hep en kötüyü fiyatlamaya niyetlidir hele de mevcut piyasa 10 yıllık boğa iken!

    İnsanoğlu ise psikolojik olarak boğa piyasasında zengin olma, ayı piyasasında ise geçinme derdine düşer! Hepiniz 3 hafta önceki hayallerinizle şimdiki hayallerinizi karşılaştırın. Daha dün 5 liraya aldığınız hisseyi 10 liradan satma hayalleri kurarken şimdi ekranda gördüğünüz 3 liraya bakıp hissenin 5 liraya, maliyetinize gelmesinin hayalini kuruyorsunuz değil mi? 5 liraya alıp 10 lira hayali kurduran da 3 lirayı gördüğünüzde 5 kira hayali kurduran da sizin psikolojiniz, yani piyasanın psikolojisi.

    Demek istediğim şu, fiyatlara bakarken hissettiklerinizi tüm piyasa hissetmekte ve buna göre hareket etmekte. Dolayısıyla panik satışlar ve coşkulu alışlarda bunu tetikleyenin sizin psikolojiniz olduğunu unutmayın derim.

    Ben gerçekleri görmemiz için bakmanız gereken yerin ekranlar değil sokaklar olduğunu düşünüyorum.

    İnsanoğlu özünde hep iyimser, başına çok kötü bir şey gelme ihtimalini kendine konduramıyor. Yazının en başına gelecek olursak demek istediğim daha net anlaşılır. Bugün İtalya’daki durumu hepimiz biliyoruz, yeni Çin diye bahsedilen bu ülkede insanların genel olarak psikolojisi şu an bu gibi : tıklayın

    Fakat aynı İtalya’da borsa %17 düştü hatta Cuma günkü yükselişi saymazsak bu sayı %25’e tekabül etmekte.

    Paylaşmış olduğum Youtube videosuna bakın, sizler de bu hafta buna benzer videolar görmüşsünüzdür. Bir kişi balkona çıkıp şarkı söylemeye başlıyor, daha sonra bir kişi, bir kişi daha tüm mahalle birden şarkı söylemeye başlıyor.

    Piyasalar da böyle. 2 hafta önce balkonundan cenaze marşı çalan birileri kelebek etkisiyle durumu bu noktaya getirdi. Şimdi bizim mahallede -piyasada- balkona çıkıp Ciao Bella şarkısını söyleyecek birini bekliyoruz. Paniğe gerek yok, şarkıyı duyana kadar hareket etmeyin yeter. Son olarak daha önce piyasalara yakından bakmanın anlamsızlığını anlattığım bir yazı vardı, böyle zamanlarda tekrar okuyun derim. O yazıya bir de Corona şoku eklenmiş oldu hepsi bu. 🙂

    Kendinize ve sağlığınıza dikkat edin, tedbiri elden bırakmayın. Sevgiler!