Finansal bağımsızlık yan gelip yatma yeri mi?

Finansal bağımsızlık denildiği zaman akla hemen her şeyden el etek çekip bir sahil kasabasına yerleşmek geliyor değil mi? Finansal bağımsızlığını kazanmış bir çok kişi de işi gücü bırakıp ucuz bir ülkede yaşamaya, ya da harcamalarından kısarak sade bir hayatla yoluna devam ediyor. Bu yazıda benim finansal bağımsızlık anlayışımı yazacağım.

Yazıyı okumadan önce finansal bağımsızlık hakkında fikir edinmek isterseniz daha önce yazmış olduğum yazıya göz atabilirsiniz. Ağustos 2018’de Türkiye’nin en büyük şirketlerinden birindeki işimden istifa edip 6 yıllık kariyerimi sonlandırdığım finansal bağımsızlık serüvenimin başlangıcını da ayrıca yazmıştım.

Öncelikle kendi finansal bağımsızlık serüvenimde kaldığım yerden sonra kısaca neler yaptım özet geçmek isterim :

Para yakışlarım

Aradan geçen 7 ay boyunca yaptığım finans yüksek lisansı ile bildiklerimin üstüne çok daha fazlasını ekledim hatta bildiğim onca şeyi aslında bilmediğimi gördüm.

Bu süre zarfında eğitim ücreti, yol masraflarım, daha önce yatırımlarım için çekmiş olduğum kredi geri ödemeleri, kişisel harcamalarım da dahil olmak üzere ortalama aylık 10.000 TL gibi bir miktarı hisse satarak karşıladım. Toplamda ham giderlerim 70.000 TL gibi bir miktar olsa da bir de bu parayı çekmeseydim bu parayla kazanabileceğim paralardan da feragat ettiğim -bu feragat edilen kısma literatürde “opportunity cost” yani fırsat maliyeti deniyor- kârları da düşünürsek maliyetim epey artmış oluyor.

Peki bugün yerinde harcanan para gelecekten çalar mı?

Açıkçası daha önceleri de hiç bir zaman para biriktirip bununla yatırım yapacağım diye herhangi bir şeyden kendimi mahrum bırakmadım, bir çok ülke, şehir dolaştım, herhangi bir şekilde çok para gider korkusuyla iyi bir restoranda yemek yemekten geri kalmadım, sanırım biriktirdiklerim kadar fuzuli harcadıklarım da olmuştur. Ama buna gücüm varken lüks yaşamı, sürekli harcamayı, her gün iyi yerlerde yemeyi, araba sahibi olmayı otobüsle ya da yürüyerek gidebileceğim yerlere taksiyle gitmeyi tercih etmedim. Bu yüzden şu ana kadar yaşadıklarımdan da biriktirdiğim paralardan da mutluyum. Geriye dönüp baktığımda sanırım finansal bağımsız biri olmak için optimum bir hayat neyse bence ben şu ana kadar onu yaşadım.

Finansal bağımsızlık için aç mı kalmak gerek?

Finansal bağımsızlıkla ilgili blog yazan yurt dışındaki insanların yazdıklarını okurken çoğunun ileride emekli olabilmek için bugün yediği yeme alışkanlıklarını dahi değiştirdiğini görüyorum. Bir çoğu gününü makarna yiyerek geçiriyorlar. 🙂

Buna saygı duymakla birlikte bazı şeylerden bu yaşta alacağım tat ile 10 sene sonrasında alacağım tadın farklı olacağını biliyorum. Bu yüzden bir an önce “emekli” olayım diye acele edip hayat standartlarımı düşürmedim. İşi bırakıp yüksek lisansa başlayınca da hayat standartlarımı aynen devam ettirdim.

Bugün baktığımda harcamış olduğum 70.000 TL ciddi bir miktar gibi gözükse de kendime yaptığım yatırım açısından bu paradan çok faha fazla geri dönüşü alacağımdan adım gibi eminim, bu yüzden mutluyum.

Finansal bağımsızlık : Emelilik mi, özgürlük mü?

İşimi bırakmaya karar verirken önümde iki yol vardı, ya herşeyi bırakıp “emekli” hayatı yaşamak yani yazı başlığında belirtildiği gibi “yan gelip yatmak” ya da finansal bağımsızlığın verdiği güçle gerçekten ne istiyorsam onu yapabilmek.

Evet, finansal bağımsızlık size seçme özgürlüğü sunar. Gerçekten ne istiyorsanız onu yapabilmenizi sağlar.

“Bugün paraya ihtiyacım olmasa neyi yapardım” sorusuna verdiğim dürüst cevap beni finans alanında yüksek lisansa yönlendirdi.

Yapmaktan çok da keyif almadığım AR-GE işlerini bırakıp; çocukken teletex ekranlarını takip etmemi, üniversitedeyken ders yerine matriks ekranına bakmamı, eski işlerimde çalışırken arta kalan zamanlarımda bilanço okumamı, hafta sonları gezmek yerine keyifle şirket/sektör araştırmaları yapmamı teşvik eden sevgi ne ise bunu meslek hâline getirmeye karar verdim.

Portföy yönetimi işini profesyonel olarak yapıp Türkiye’deki sermaye piyasalarının biraz olsun gelişmesine katkı sağlamayı, kendi yatırım anlayışımla hem kendime hem de doğup büyüdüğüm bu ülkeye daha fazla yararlı olabileceğimi düşünerek “yan gelip yatmayı” erteledim.

İnsan zaten sevdiği işi yaparken çalıştığını hissetmez, benim finansal bağımsızlığım bana bu özgürlüğü verdi.

En üretken zamanlarımızda bir köşeye çekilmenin hem kendimiz için hem de toplum için biraz bencilce olduğunu düşünüyorum.

Maalesef toplumumuzda çoğu insan sevmediği işlerde çalışarak hem kendi ömürlerini boşa tüketmekte hem de ülke ekonomisine ve gelişmişliğine yeterli katkıyı yapamamakta.

Halbuki sevdiği işi tutku ile yapan insanların nasıl da başarılı olduklarını hem kitaplardan hem de filmlerden izleyerek görüyoruz. Öyle bir ülke düşünün ki nüfusunun çoğu sevdiği işi yapsın. Sizce hangi koşullarda olurduk?

Maalesef ülkemizin mühendisi de doktoru da zamanında üniversite sınavında yüksek not aldı diye bu bölümlere yerleşip bu işi yapmakta. Sizce işini pek de sevmeyerek yapan bir mühendis mi ülkemizin gelişmişliğine katkı yapar, yoksa heykel ya da resim yapmaktan çok keyif alarak bunu meslek haline getirmiş bir mühendis mi?

Toparlarsak

İşte, eskaza istemediğiniz bir işi zaruri olarak yapıyorsanız finansal bağımsızlık size zincirlerinizi kırmanızı sağlar. Bunu bir emeklilik olarak görmekten ziyade finansal olarak bağımsız olup istediğiniz işi yapmak hem size hem de toplumumuza daha fazla yarar sağlayacaktır.

Bu yüzden tasarruflarımızı ve yatırımlarımızı gerçek özgürlüğümüz için yaparken bir yandan da ülkemizin gelişmiliğine katkı yapmış olmak için yapmaz mıyız?

Bana göre finansal bağımsızlık emeklilikten ziyade insanın seçme özgürlüğüne sahip olması. Sizce?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir