Olayı yalınlaştırmak için TDK terimi ile başlayacağımı düşünmezdim fakat yararlı olacaktır. 🙂 Türk Dil Kurumu piyasayı; satıcıların mal satmak için bir araya geldiği yer, pazar olarak tanımlanmakta. Bu hisse senedi piyasası için de, emlâk piyasası için de hatta hayvan pazarları için bile böyle. Bu yazıda da piyasaya yakından bakma diye bahsettiğim anlık borsa takibinin anlamsızlığı hakkındaki düşüncelerimi paylaşmak isterim.
Hisse senedi takibi
Buffett bir keresinde hisse senedi piyasasını, sadece hisse senetlerinin alınıp satılması için oluşturulmuş bir mekanizma olduğunu ve buna başka bir anlam yüklenmemesi gerektiğini vurgulamış. TDK’daki tanım ile ne kadar benzer değil mi? 🙂
Hisse senedi almak, gayrimenkul almak, altın almak vb. gibi bütün işlemlerin esas amacı; elimizdeki parayla, mevcut enflasyon karşısında daha fazla getiri elde edip alım gücünün artırılmasıdır. Bu yatırım araçları içinde en gerçekçi değerleme ise hisse senetlerinde yapılabilir.
Peki neden?
Gayrimenkullerde; rant zemini üzerine kurulu, herhangi bir sağlam temeli olmayan parametrelere dayalı olan değerlemelerle gayrimenkul fiyatları belirlenebilmektedir. Örneğin, geçmişte bir ev için değerleme yapıldığında 20 yıllık kirası ile evin parasını amorti etmesi gerektiği gibi bir varsayım yapılırken günümüzde emlâk “üstad”larının ve müteahhitlerin manipülasyonları ile bu rakam 30 yıla kadar çıkarılıp normal gösterilmektedir.
Ya da sırf yan arsaya 38 katlı bir rezidans dikildi diye çorak bir arazinin fiyatının ertesi gün %50 arttığını görebilirsiniz. Rezidansın yan tarafındaki araziye yaptığı katma değeri ölçen herhangi bir parametre var mıdır? Tabi ki yoktur.
Şimdi haklı olarak diyebilirsiniz ki, “ya burası hisse senedi yatırımı ile alâkalı bir blog değil miydi neden gayrimenkule girdik?”. 🙂
Demek istediğim şu ki; değerlemesi bu kadar mümkün olmayan, keyfi uygulamalara göre fiyatları belirlenen, saçma sapan seviyelerden alınıp satılan bu gayrimenkullerin fiyatlarını, bırakın her saat ya da her gün, her ay takip ediyor musunuz? Etmiyorsunuz, etmiyoruz…
Peki; elindeki varlıklarla ne kadar kâr yarattığı belli olan, özsermaye kârlılığını görüp diğer benzer şirketlerle kıyaslanabilen, üç ayda bir satışlarını takip edip kâr marjları görülebilen, nakit akışları takip edilebilen, herhangi bir olumlu / olumsuz durumda kamuoyunu bilgilendirme yükümlülüğü olan, her sene genel kuruluna gidip; sahiplerine kadar tanışıp soru sorabildiğiniz şirketlere yatırım yaptıktan sonra, bu şirketlerin piyasada anlık olarak işlem gördükleri fiyatlar neden takip edilir?
Fiyatın önemi
Fiyat; piyasa tarafından anlık olarak değişebilen, arz talep dengesine göre hareket eden bir parametre. Herhangi bir şeye ödenen “fiyat” o şeyin değerini yansıtmaz. Fiyat ile değer kavramlarını ilk başta ayırmak gerektiğini düşünüyorum. Bu kavramların ne kadar farklı olduğunu aşağıdaki bir örnekle vurgulayarak hisse senedi piyasasında da fiyat ve değer arasındaki komik ve anlaşılmaz uyumsuzlukların sebebini vurgulamaya çalışacağım :
Örneğin sizin “Şahin” marka bir arabanız var ve ona çok değer veriyorsunuz fakat paraya da acil ihtiyacınız var. Yıllar önce 70.000 TL’ye aldığınız bu aracı çok değer verdiğiniz için de buna satış rakamı olarak “50.000 TL” belirlediniz. Bu aracı satabilecek birini bulabilir misiniz? Tabi ki kocaman bir HAYIR.
Fakat hisse senedi piyasasında işler böyle yürümüyor. Komik ama yürümüyor. 🙂 Sizin 50.000 TL’ye sattığınız kişi, o aracın 20 yıllık satış grafiğini açıp 20 yıl önce bu aracın 70.000 TL’ye satıldığını görüp, bunu 70.000 TL’ye satabileceğini düşünüyor. Çünkü normalde 10.000 TL’ye satılan bu Şahin bir kere 50.000 TL’ye fırladı ve önünde 70.000 TL’ye kadar hiç bir “direnç” kalmadı dolayısıyla “hedef” orası oluyor. Daha da komik olan bu grafiğe bakan diğer alıcılar da araç fiyatı 70.000 TL’ye gitmeden aracı almaya çalışıyorlar, bu sayede ister istemez arz talep dengesi ile araç 70.000 TL oluveriyor. 70.000 direnci de kırılırsa neler oluyor, onu da anlatırsam oturup insan psikolojisi üzerine baya bir tez yazmamız gerekir. 🙂
Kısaca durum bu, hisse senedi fiyatları aşağı da yukarı da çıkarken piyasa dinamiklerinden, arz talep dengesinden ve de en önemlisi insan psikolojisinden çok etkilenir. İnsan psikolojisi de en çok anlık olarak piyasayı takip edip, güncel olayları takip edip bunun şirketinizin değerini düşürüp çıkaracağını düşünerek etkilenir.
Çok geriye gitmeye gerek yok, yakın tarihten başlayarak konuşalım. Kaçımız Kuzey Irak’ta bir toptak ağası olan vasıfsız zavallının Türkiye’yi tehdit edip Türkiye’nin güney sınırında ayrılıkçı bir devletin bağımsızlığını ilan etmekle tehdit ettiğini hatırlar? Bu olay çok değil 2017 Eylül sonunda gerçekleşti. Sadece Bist100 %10 düştü…
Son 10 yılda olanları sıra sıra yazsam Yılmaz Özdil yazısı gibi olacağından yazmıyorum fakat son 2-3 yıla dahi baksak dahi anlatmak istediğimi sanırım gösterebileceğim. 2015, 2016, 2017 senelerini baz aldım. Başlıca olanlar aşağıdakiler, oranlar aşağı yukarı aynıdır.
- ABD vizeleri askıya aldı, endeks %5 düştü.
- Rıza Sarraf Davası başladı, endeks %12 düştü.
- Ahmet Davutoğlu istifa etti, endeks %10 düştü.
- Brexit, endeks %5 düştü.
- Ve 15 Temmuz… Endeks %15 düştü.
- Cerablus operasyonu, endeks %5 düştü.
- Trump başkan seçildi, endeks %10 düştü.
- TMSF Bank Asya’ya el koydu, endeks %15 düştü.
- 7 Haziran seçimleri, terör saldırıları, endeks %20 düştü.
- Paris saldırıları, endeks %15 düştü.
Tüm bu olanlar başladığında BIST100 endeksi 83xxx idi, 69xxx’li rakamlara kadar da indi. Bu anlattığım sadece piyasanın anlamsız hareketleri. Yani örneği, Ahmet Davutoğlu’nun istifasının, yatırım yaptığı şirketin kârlılığını, işlerini bozacak bir şey olduğunu düşünmüş olmalı ki insanlar sata sata endeksi %10 düşürmüşler. 🙂
Şimdi isim vermeyerek BIST100’de sağlam temelleri olan herhangi bir kaç şirketin durumunu göstereceğim. 2015 Ocak ayında fiyatı kaçmış, kaç olmuş?
Grafik Örnekleri :
Tüm bu hisse değer artışının yanında gelen temettülerinizle de yeniden yatırım yaparak bileşik getirinin keyfini yaşadığınızı düşünün.
Açıkçası bu örnekler verme sebebim, hisse fiyatının yükseliyor olduğunu göstermek değil çünkü ben bir şirketi ne kadar ucuza toplarsam o kadar iyi diye düşünüyorum. Fakat burada anlatmak istediğim, paniğin, anlık karar vermenin, alınan kötü haberlerle beraber sürü psikolojisi ile beraber hareket etmenin ne kadar yanlış olduğunu gösterme amaçlı.
Tüm olaylar olur, biter fakat iyi seçilmiş hisseler tüm düşüşleri telâfi eder.
Örneğin grafiğini koymuş olduğum şirketlerden biri yaklaşık 1-2 yıl aynı fiyatlarda sürünerek mükemmel fırsatlar vermişti ve çılgın bir nakit akışı vardı bunu da döviz biriktirerek daha efektif hâle getirdi. Son yaşanan panik satışlarında hisse hiç etkilenmeyerek yeni zirveler denemekle meşgul.
Gerçekten bilgi ve tecrübe kokan çok güzel bir yazı olmuş. Elinize, kaleminize sağlık…
Çok güzel bir yazı olmuş borsada ki yatırımcıların anlık olarak hangi psikolojiyle alım satım yaptığını gözler önüne sermişsiniz. Uzun vadede karlılığını arttıran hikayesi olan şirketlerin bu tarz düşüşlerde toplanması ve temettü ile tekrar hisse alınması gelecekte meyvesini verecektir yol uzun engeller çok fazla piyasayı takip ederek fazla haber okuyarak kafamızı bulandırmadan geleceğe odaklanmalıyız. Yazılarınızın devamını bekliyoruz.
Güzel yorum yapmışsınız Teşekkürler.Yatırımcı olarak Bizim sıkıntımız Paraya olan İhtiyacımız.yakın zamanda İhtiyacımız olan Para ile hızlı şekilde Kar edebilme amacı güttüğümüz için bu sıkıntılar oluşuyor.tabi eksik olduğumuz Konulardan biriside Finans Bilgimizin olmaması,Kulaktan duyma bilgilerle Hisse almak.Acemi olarak kazandığım Borsada Kar Zarar Özsermaye Karlılığı…gibi konulara hakim olmaya başladıktan sonra bile Kar edememek…Kendime göre Kar edememin Sebebi Sizin Bahsettiğiniz gibi Günlük Ekrana bakmak.
Mustafa Bey,
Genel olarak kitlenin psikolojini çok iyi aktarmışsınız. Kendinizin farkında olmanız da çok önmli bir adim. En azından hatanızın farkındasınız. Bu yüzden en azından sigarayı bırakır gibi ekranı bırakma olayını da bir anda kesmeniz gerekiir. Kendinize yeni bir hobi vs bulmakla başlayabilirsiniz.:)